Aslında söylemek istediğim farklı cümleler vardı, konuşamadık. 12’lerden biri misin demek isterdim, yok yere yazılan bir takım kehanetleri saymak, sonra hal ehlinin birincisi olduğun iddia eden ahmakla oturup, mehdiyet üzerine laflamak… 12’leri bilmeyen, mehdi kelimesini ağzına almasın demek isterdim. Bilgi bilene de bilmeyene de ne yükler getiriyor.

Kendime isim arıyorum, ne anlamlı olsun daraltacak kadar, ne anlamsız olsun kaybolacak kadar. Kendime dünya arıyorum, ne görünecek kadar sıkıcı, ne görünmeyecek kadar müphem. Kendime hayat arıyorum, ne doydum diyecek kadar uzun, ne doymak istemeyecek kadar kısa.

Adama diyorum ki, sana araba alıyorum; “lastiği şu olsun” diyor, diyorum ki lastik sonra değişir, “lastiği şu olsun” diyor.

A weak man has doubts before a decision, a strong man has them afterwards. -Karl Kraus

Reşahi yatışlar Re şahi atışlar Reşahiyat ışlar Reş ahi yatı şlar

Kar yağması için dilekte bulunurken yakaladım kendimi, sarhoş haldeydim, ne yaptığımı bilmiyordum. Hafif hafif sallanan bir rüzgar, aslında rüzgar sallanmıyordu, böyle salak girişlere muhtaç bir yazar olmaktan utanıyorum. İnsanların içten ne istediklerini bilmiyoruz, kelimeler sığlaşıyor, anlamlarını kaybediyor ve ben sakinliğimi sizi burada saçmalık üretirken kendinizi ağırsa satmanıza borçluyum. Monsieur, bizim buralarda kimin hava soluduğu ve kimin havada solunduğu belli değildir.