Dünyanın düz olduğu kanıtlanmış. Dün Twitter'da gördüm. Hashtag yapmışlar. Ben de inandım.

Neticede dünya düzdür diyen de bir takım videolar gösterebiliyor, dünya yuvarlaktır diyen de. Hangisine inanacağımı kendim belirliyorum. Dünyanın düz mü, yuvarlak mı, simit şeklinde mi olduğuna karar verecek kadar doğrudan tecrübem yok. Birilerine inanmam gerekiyordu. Düzdünyacılara inandım.

Bilgi artık böyle. Önemli olan bilginin içeriği değil, kimin bilgisi olduğu. Herkesin bir bilgisi var, hepsi bunu güzel güzel sunabiliyor. Eskiden bilgi sadece rahiplerin elindeyken, onlar ne sunuyorsa onu alıyormuşuz. Artık öyle değil. Hepimiz eşitiz. Kimse aptal olmadığına göre herkesin söylediği doğru olabilir. Doğrunun ve gerçeğin nereden çıkacağı belli olmaz.

Tabii ki dünyanın düz olduğunu bizden gizlemeye çalışıyorlar. Çünkü dünyanın düz olduğunu bilirsek, aslında onların uzaydan gelmiş bir takım sürüngenler olduğunu ve bizi köleleştirmeye çalıştıklarını da göreceğiz. Onlar bunu görmemizi istemiyor. Uyanmamızdan korkuyorlar.

Uyanırsak ne olur bilmiyorum, o kadarını düşünmedim ama korktukları aşikar. Yoksa dünyanın düz olduğunu bizden bu kadar dikkatle gizlemezlerdi.

Aşı da böyle mesela. Hepimizi köleleştirmek için uydurdukları bir senaryo bu. Daha da köleleştirmek ve bizi çeşitli hastalıklarla boğuşmaktan iktidarlarını düşünemez, onlardan intikam alamaz hale getirmek için uydurdukları bir salgın. Hastalığı kendileri üretti, şimdi de on yıl sonra ne olacağını bilmediğimiz etkilerini görmezden gelip aşılıyorlar.


Tanıdık geldi mi? Muhtemelen bu minvalde yazılar yazsam daha popüler biri olurum. Hayal gücümden başka bir sınırım olmaz, azıcık inandırıcı olması yeter. Hani lan, dünya yuvarlak diyorsunuz da, kim başaşağı durmuyor diye başlayan bir akıl yürütme yeterli.

Modern insanın bilgiyle imtihanı çok çetin geçiyor. Hepimiz çok nadiren doğrudan bilgi ediniyoruz. Bize söylenen önemli bilgilerin hepsi bir yerlerden duyma. Kovid böyle, dünyanın yuvarlaklığı böyle, ışık hızından, yerçekimine, deterjanların formüllerinden, paketli gıdaların içeriğine hemen her şey böyle. Doğrudan tecrübe azaldıkça bilginin anlamı da kalmıyor. Dünyanın düz olduğuna inanmakla, geoid şeklinde olduğuna inanmak aynı hale geliyor. Bu ikisinin da bir önemi yok çünkü, hayatımızda bir etkisi yok.

Bunun en bariz örneğini aşı konusunda görüyoruz. Aşının tam etkilerini, etkilerinin de etkilerini, binlerce yıl sonraki nesillerdeki etkilerini bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. Hastalığın etkilerini de bu ölçüde bilmiyoruz. Hastalığın kısa vadede ne yaptığını aşağı yukarı biliyoruz ama bunu inkar etmek de zor değil. Geçen berberde babası kovidden dolayı yoğun bakımda olan birini görmüştüm, zaten hastaydı der gibi konuşuyordu. İnanmak istemiyorsanız, babanız yoğun bakımda olsa da inanmıyorsunuz, herkesin zaten bir bahanesi var.

Bilgi üretmek ucuzladıkça, herkes bunu üretebilir oldu. Bilgi dediğimiz de azıcık tutarlı hikayeden başka bir şey değil. Bunun ayaklarını sağlam yere basması için deneyden geçmesi, kritik edilmesi, insanların yorumlarından, plasebo etkisinden, sair hatalardan mümkün mertebe arındırılması lazım. Bu zor ve pahalı bir süreç ve insanların ufak hücresi olduğu organizma buna izin vermiyor. Bireylerin tek başına bilim yapması ve kesin bilgiye ulaşması neredeyse imkansız hale geldi.

Hayatımız rahat olalım diye yalıtılmış. Bahçede yetişen otların adlarını bile bilmiyorum. Yesem ne olur, bir fikrim yok. Öğrenme imkanım da az ve zaman açısından pahalı. Bunun yerine bahçeyi görmezden gelip, en kolay şekilde karnımı doyuruyorum. Hayatla olan münasebetimi artık organizma belirliyor, yemek istersem ekip biçmek, avlanıp toplamak yerine telefon ediyorum, yemek geliyor. Buradaki yalıtılmışlık bilgide de geçerli. Bilgi edinmeme gerek yok, kim ne demiş diye bakıyorum, hangisi hoşuma giderse ona inanıyorum.

Bazıları ruhbanlık yapmaya çalışıyor tabii, titrlerini öne sürüp daha iyi bildiklerini iddia edebiliyorlar ama onların da aptallık yaptığını çok gördüğüm için bilgiye erişim konusunda o kadar yardımı olmuyor. Sonunda normal insan için tek bir kriter kalıyor, bu bilgiyi bana kim veriyor ve bunun karşılığında ne istiyor?

Dünyanın düz olduğunu anlatan adamlar biraz gerizekalı gibi duruyorlar ama daha eğlenceliler. Bana eğlence ve aralarına dahil olamadığım iktidarı sallama imkanı veriyorlar. Aralarına giremediğim Astronomi rahiplerinin bana tepeden bakmalarının intikamını, onları dinlemeyerek, dünyanın düz olduğuna inanarak alıyorum.

Astroloji de böyle mesela, aşı karşıtlığı da böyle. Bunların hepsinde iktidarın bilgisine bir isyan var. İnsanın bilgi aktarma kapasitesi, ormanda ayı gördüğünde arkadaşına söylemekten çok daha ileri gitmedi ama biz bu kapasiteyle bir miktar bilim yapmayı, uzay mekiği falan uçurmayı başardık. Ancak kalabalıklaşınca, kimse kimse tanımayınca ve neye inandığının bir önemi kalmayınca aşı karşıtı olmak veya burçların geleceğine yön verdiğine inanmak çok daha inanılır hale geldi.

Arkadaşın arkanda ayı var derse bu iktidarla ilgili bir mesele değildir, senin canını kurtarmaya çalışıyordur. Modern zamanlarda ise aşı olmazsanız hasta olur ölürsünüz diyenler bizi kendi iktidarlarının parçası haline getiriyor. Ben bu iktidarın, büyük organizmanın bir parçası olduğumu ve nasıl ki bir karınca yuvasından uzakta yaşayamaz, o organizmadan ayrı yaşayamayacağımı biliyorum. Farkındalığım organizmanın beni yaşatmasının kendi lehine olduğu düşüncesiyle de paralel. Yani bir hekim hastalıktan, dolan yoğun bakım ünitelerinden, aşının koruyuculuğundan bahsettiğinde bana arkanda ayı var demiş gibi görüyorum.

Ancak bendeki bu anlayış insanların önemli bir kısmının artık paylaşmadığı bir anlayış. Onlar iktidarın bilgisine inanmıyorlar. Doğru veya yanlış olduğundan değil, bunun iktidardan neşet etmiş olması, dünya düzeninin, organizmanın bir parçası olması dolayısıyla inanmıyorlar. Onlar için arkanda ayı var diyen başkaları ve o ayı da iktidar. Ayının ne dediğiyle de bu sebeple ilgilenmiyorlar, çünkü arkadaşları o iktidarın dışında bir bilgi vaadediyor.

Buradaki sıkıntı insanın bu yeni dünyada yaşamaya alışkın zihni kapasiteden yoksun olması. Twitter'da gördüğüm her tweet birbirine benziyor, biri dünya düzdür diyorsa, diğeri de yuvarlaktır diyorsa, bunların arasında o kadar büyük bir fark yok. Organizma da beni gerçeğin kendisiyle muhatap etmenin, yani bu dünyanın şekli konusundaki bilgiyi doğrudan öğrenmemi pek umursamıyor. İstemiyor hatta, çünkü herkes her bilgiyi böyle tecrübe yoluyla öğrenmeye çalışırsa, o kadar yavaş öğreniriz ki ortada organizma falan kalmaz.

Bireylerin hücresi olduğu organizma tüm canlılar gibi verimlilik peşinde. Bu verimlilik de bilgiyi bize en kısa, paket, organizmanın işine yarayacak şekilde sunması demek. Bizi doğduktan sonra yıllarca eğiten sistemin doğru düşünce yerine, hemen her saçmalığa inanır hale getirmesinin sebebi de bu verimlilik arayışı. Bunun verimlilik gayesinin vardığı yer de aynı şekilde paketler halinde sunular ucuz bilginin , iktidarın bilgisinin yerini alabilmesi. Bakıyorum, okulda gördüğüm renkli figürlerden farklı olmayan bir takım başka figürler bana dünyanın düz olduğunu söylüyor.

Bu sosyal kırılmanın sonu ne olur bilmiyorum. Acayip zamanlara doğru gittiğimizi, insanların her tür saçmalığa aşkla inandıkları ve gerçeğin öneminin kalmadığı ama bir yandan da organizmanın yaşamaya devam ettiği, kendi hücreleri olan bu insanları yaşatmaya devam ettiği bir dünyada nasıl bir hayat bizi bekliyor? Ben organizmanın kendi hücrelerini daha tecrübi bilgiyle donatmasını isterdim, bu daha verimsiz ama daha güvenli olurdu. Ancak görünen böyle bir dünyaya değil de, doğumdan ölüme fanusta hayaller kurarak yaşadığımız cesur yeni dünyaya doğru yol aldığımız.

[Yeni Yazılar] #bilgi #düz dünya #kovid #aşı karşıtlığı #reptilian #organizma #iktidar #birey