Eski not defterlerinin birinin ilk sayfalarında birine saydırmışım. Açıkça benden nefret ettiğini yüzüme söyleyemiyor diye başlıyor. Yalnız tarih olmadığı için kimden bahsettiğim konusunda bir fikrim yok. Yazdıklarımın yarısını da okuyamadım zaten ve bu yüzden konuyu idrak etmem mümkün olmadı. Aranızda benden nefret ettiğini yüzüme söyleyemeyen varsa, deftere not almışım, farkındaymışım.

Yazı yüzünden edilmiş kavgalar olduğu kadar, yazı sayesinde edilmemiş kavgalar da var. Yazdıklarımı sağda solda bırakmak ve hatta böyle sağa sola yazmaktan gördüğüm faydanın, zarardan fazla olduğunu düşünmek istiyorum ama bilemiyoruz tabii. Yazdıklarımı silmek gibi bir adetim yok, askere gittiğimde devrin başbayanı bir önceki devrin sevgilisine yazılmış bazı yazı ve şiirleri bulmuş ve olay olmuştu. Ne yazdığımı o zaman da hatırlamıyordum ama durumu idare etmek zorunda kaldığımı ve yak gitsin dediğimi hatırlıyorum. Sonradan belki de o noktada alttan almasam hayatımın dört senesini boşanmaya ayırmak zorunda kalmazdım gibi geldi.

Buna benzer bir olay geçen de olunca, önceki vukuatlarımı hatırladım.

Bu gibi olayların benim için asıl faydası yazı ve sözle olan ilişkimin anlaşılıp anlaşılmadığını keşfetmek oluyor. Buranın başına yazılanların hepsi yalan ve hayal mahsülüdür yazmak klişe geldiği için yazmıyorum ve bu da zaten gerçek ve doğru ile kurulması gereken ilişki değil. Yazının mahiyeti, nasıl üretildiği ve ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bilmenin, anlaşmakla ilgili önemli bir ipucu verdiğini düşünüyorum. Buradaki yazıların maksadı içimi araştırmak, kendimi didiklemek veya düşünce faaliyeti olabilir ama duygularımın ve düşüncelerimin tam bir resmi olmadığı kesin. Bu yazıların da maksadı kendimi ve dünyayı tanıtmak, insanlara bir şeyler öğretmek değil, yalan, doğru, gerçek veya hayal mahsülü olmasının bir önemi o sebeple yok. Bazılarına hikaye veya hayyale, bazılarına deneme adı vermemin sebebi de sosyal normlar veya iyice yanlış anlaşılmayayım korkusu.

Yazarken düşünme faaliyetinin getirdiği gerçeklik insanların genelinin anladığından başka bir gerçeklik. Ben buraya yazdıklarımı, yazdıktan hemen sonra ebediyyen unuttuğuma çok şahit oldum. İyisine de, kötüsüne de duygularımın, düşüncelerimin bir defa yazıya geçtikten sonra artık benim diyemeyişim de bundan. Bazılarında ne maksatla yazdığımı kendim bile hatırlamazken, okuyanın nasıl okuduğu, ne anladığı ve zihninin nerelere ulaştığının sorumluluğunu almaya korkarım.